25 Mayıs 2015 Pazartesi

Az kadar az

Toparlanması gereken ve böyle gerektiğine inanmak için, yeterince 'toplum içinde yaşamaya' maruz kalmış insanın, aslında bunu o kadar da istemediğini fark ettiği günlerden bir gün.

Zaman usulca geçecek.

Çıkacağız bi süreliğine
Tekrar batacağız ardından.

Hayatı susarak bitireceğiz nihayetinde.
Yoksa neden sanırsınız ölülerin bu sessizliğini?

10 Mayıs 2015 Pazar

Müptelâ-yı gam diyor ki,

"Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
Müptelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat"

Selamlar olsun gecenin iflah olmaz çocuklarına, gündüzün akıllı delilerine...
Yine kendimi Birsen Tezer'in sesinde avutmaya çalıştığım vakitlerden bir vakit.
Aklımla kalbimin amansız savaşlarında kazanan hep şarkılar oluyor ilginçtir ki.
Gerçi bu, o kadar da garipsenecek bir durum olmasa gerek
Hakikî şarkıların yürekten beslendiğini düşünürsek şayet.
Ve ben de mantığın kölesi olacağıma duygunun özgürlüğünde acı çekmeye meyleden bir kul iken...

Olursa olur olmazsa başa sararız.
Demek isterdim.
Ama bazı meseleler vardır ki
Kendinizi bitirirsiniz evvela
Veresiye mutluluklar tüketmeye başlarsınız
Sanmayın ki sahte hislerdir bunlar
En az etiniz kanınız kadar sahicidirler
Ama ne kullanım kılavuzu vardır peşlerinde
Ne de uyarı sayfaları
Nasıl yüzdüreceğini bilmediğiniz bir kanoda sürüklendiğinizi fark edersiniz aniden
Halbuki siz aslında böyle işlere kalkışacak adam değilsinizdir.
Tabiatınızda yoktur hani.
Ama Tengri sizi dengesiz yaratmış yapacak bir şey yok
Öyle bir anınıza gelmiş akıntıya kapılmışsınız
Su usulcacık akarken de anlamazsınız bi sıkıntı olduğunu
Kendinizden taviz verdiğinizi görmez
Görebilmek de istemezsiniz esasında
Nitekim su hep böyle akmaz
Dengesiz varlığınız hep böyle durmaz
Karadeniz gibi çalkalanmaya başladı mı ortalık
Ve siz de dellenirseniz üstüne üstelik
Bir anda sarkan bir dal gibi çarpar yüzünüze görmek istemedikleriniz.
O anda bilirsiniz tüm kaçtıklarınızı
Anlarsınız siz iflah olmayacaksınız
Tek bir çözüm kalır geriye
Kendi deliliğinize kaçmaktır
Ve bir yerde aramamaktır O'nu
Arayan bulur derler
Ama kimse demez bulmak her zaman hayır getirmez
Bazıları bu diyara bulmak bulunmak için gelmez.
Kendini inkar etmenin, değiştirmeye çalışmanın korkunçluğundansa
Karadelik gibi ucu nereye varır belli olmayan
Ama senin alışageldiğin girdaplarında dönmen yeğdir.
Çünkü çıkmak makul kullara göredir.
Bir an çıkabilirim sandım.
Bir an çıkabilir sandım.
Bir an çıkabiliriz sandım.
Yanıldım.
Meselenin yine çıkmak olduğunu sandım.




6 Mayıs 2015 Çarşamba

küçükler.

Yükte ağır pahada hafiflerin dünyasından karakterler çizmeye başlıyorum.
Ne kadar gider, ne olur hiçbir tahminim yok.
Yeni bir deftere başlamışken, hele bi de hazır şu günlerde ayrı bir huzursuzluk köşe bucak dolaşırken, yeni bir şeyler çizmek güzel.
İlk defa bir seri bağlı devreye giriyorum ya hadi hayırlısı.
Vira bismillah.
(bekarlığa veda konuşması gibi oldu ama bugüne kadar hep kafama estiği şekilde birbirinden bağımsız şeyler çizdim durdum, sanırım artık radikal bir karar almanın tam sırası)
'küçükler' ile tanışmaya hazır mısınız?




1 Mayıs 2015 Cuma

Canı pazarda bulmadık.

Ne demeye konuşuyoruz hâlâ
Bilmiyorum
Yaşayan herkes
İtiraf etmese de bir umut taşıyor
Belki ondan tüm bu olup biten

Ve sanırım hayat denen şeyi yanlış anlama yeteneği ile kutsanmışken
Doğru anlayabilme ihtimalinin var olması gerektiğini düşünüyoruz

Bir kedi olabilseydik
Bu işi başarabilirdik
Ama ne kedi olabildik ne de başka bir şey
Uyuduk.
Mahsustan.
Güneşe bakıp uyuduk
Geceye girip uyuduk
İşte, evde, metroda
Bakkalda, okulda
Bayramda, beton atma töreninde
Deniz kenarında, uzay boşluğunda
Çalan bir pikapta, bisikletten düşerken
Arkadaş kazığı yerken, ya da anne terliği
Sevmecilik oynarken, kabızken
Hastalıktan yorgan döşek yatarken
Sağlıklı kısrak gibi koşarken
Düşünmeden hemen önce ve düşündükten hemen sonra
Uyuduk.
O aradaki bir an'da da
Uyur gibi yaptık.
Uyumazsak dağlanacaktık.
Ve canı pazarda bulmamış
Ama gibi bi yerde kaybetmiştik.