2 Eylül 2014 Salı

Gittikçe kısalan yollar, hiçbiri yeterince uzun değil...

 

     Tek başına yapılan yolculuklar en iyi inziva bölmeleri aslında... Kafanızın içindeki, işlek bir cadde kalabalığında koşuşan insanlar misali düşünceler, yollar üzerlerinden akıp geçtikçe yola geliyor, nihayet yol oluyor bir noktada.. Az biraz daha zaman geçecek kadar şanslıysanız siz de yol oluyorsunuz. Benliğiniz üstte bulutlara altta asfalta karışıyor. Bir kaç saat önce nelerin kafanızı kurcaladığını unutmaya başlıyorsunuz. Bulanıklaşıyor dünya. Ve bulandıkça netleşiyor aslında.. Hassasiyetle alakası olmayan detaylarda ördüğümüz sahte dünya sökülmeye başlıyor. Filmin asıl kısmı daha yeni başlıyor gibi hissediyorsunuz. O hep aradığınız Ana fikire gebeymiş gibi hazırlanıyor etraf. Nihayet bi anlamı varsa hayatın, onu bulmanın eşiğinde gibi hissediyorsunuz ve The End. O anlama kavuşamadan yine, yol bitiyor. Bir dahakine daha uzun bir yola çıkmalıyım diye not düşüyorsunuz kendinize. Ve sonraya bırakılan o yolculuk hiç tamamlanmıyor. Hikaye hep bir parça eksik. Gökyüzü... ciğerlerimize doluyor*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder