5 Temmuz 2014 Cumartesi

Yazmasaydım deli olacaktım.

Sait Faik bir usta. Bense bir gariban. Mesele mütevazilik cüretkarlık değil. Lakin YAZIya kapıldıysanız bir kere durumu daha güzel tasvir eden yok bence. Usta ne hissederek söyledi bilmiyorum. Ama şu an bir şeyler yazmasam deli olabileceğimi biliyorum. Bu öyle bir hal ki, bunun için bana kalırsa yazar, eleştirmen, o, bu, şu olmak gerekmiyor. Dedim ya yazıya kapılmışsanız bir kere statülerden münezzehsiniz. Unutmamanız gereken yazabilecek bir şeyler olmalı yanınızda mutlaka o kadar... Yoksa bazen öyle bir gecede ansızın yakalar ki bu nöbet.. Bazen uykunun kollarından kaldırır sizi veya göz kapaklarınıza savaş açtırır... Yolda yakalar kimi zaman... Yoldan çevirir bazı bazı... Kalabalıkların içinde gafil avladığı da olur, düşüncenizin sesini duyamadığınız yerlerde örneğin... Zor bir sevgidir yazmak; çünkü bazen yazmak yazamamayı sürükler peşine ve boğazınızda düğüm düğüm kelimelerle kalakalırsınız öylece. Bazense ansızın bitiverir kelimeler, şimdi olduğu üzre.

2 yorum:

  1. Sait Faik'le samimi olarak ilk tanışmam bir çatışma esnasında oldu. Defalarca okunan ve her parçasında biraz daha avuçlarımı terleten sözlerdi. "Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman parçası ile karıştırıyorum." Yazının başdöndüren çekiciliğinin yanında, her kelimeden düşen acıyı da söylemek istiyorum. Bu yüzden de yazmak da deliliğin ta kendisi olup çıkıyor biraz da. Dediğiniz gibi yazmasanız deli olacaktınız. Yazdınız. Bu da o deliliğin bir yanı değil mi? Ne demek istediğimi zaten biliyordunuz. Düşmez bize laf anlatmak. Misafirperverliğinizdendir cüretimiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı deliliğe aşinayız, üç beş derken yakınız aynı oyun bahçesine.

      Sil